Hemoroid (basur) kalın bağırsağın son kısmı olan rektum ve anüsün en alt kısmında bulunan hemoroidal toplardamarların genişlemesiyle ortaya çıkan hastalığa denir.
Genişlemiş olan bu toplardamarlar halk arasında hemoroid, basur, mayasıl, hemoroid memesi şeklinde de adlandırılır. Hemoroidler bulunduğu lokalizasyona göre iç ve dış hemoroid olarak isimlendirilirler. İç hemoroidler genellikle görülmeyecek ve hissedilmeyecek şekilde makatın içinde yerleşen hemoroidlerdir.
Derin yerleşimli olmaları nedeniyle bu tür hemoroidlerde hastalar çok fazla ağrı ve acıdan şikayetçi olmazlar. En sık şikayet sebebi kanama belirtisidir.
Eğer iç hemoroidler çok büyüyerek ilerlediği takdirde makatın dışından da görülebilir hale gelirler. Bu hemoroidler kendiliğinden içeri gidebileceği gibi çok zorlamadan basitçe elle de içeriye gönderilebilir.
Dış hemoroidler ise makatın dışında derinin hemen altında oluşan toplardamar genişlemesiyle ortaya çıkan bir hastalık olup hastalar genellikle ağrı, kanama, ele gelen şişlik ve kaşıntı gibi şikayetlerde bulunurlar.
Bazı hemoroidlerde genişlemiş toplardamarın içerisine giren kanın pıhtılaşması ile tromboze hemoroid dediğimiz bir durum ortaya çıkar. Bu durumda hastalar, bazen dokunulmayacak kadar ağrılı, ele gelen sert şişlikler, kanama ve kaşıntı gibi şikayetleri tarif ederler.
Çok şiddetli durumlarda tromboze hemoroid dediğimiz bu duruma cerrahi müdahale gerekebilir. Burada amaç ağrıya sebep olan pıhtının, çıkarılmasına yönelik yapılan bir işlemdir. Ya da bu pıhtı kendiliğinden eriyerek kaybolabilir. Ancak bu hemoroid durumunun oluşturduğu cilt katlantısı devam eder.
Hemoroid ya da basur, anüs ve kalın bağırsağın son kısmı olan rektumda oluşan fazla basınca bağlı kan akışının engellenmesi ve toplardamarların balon yaparak hemoroid dediğimiz memelerin oluşmasına sebep olur. Bu durumu artıran sebepler, tuvalet yaparken aşırı ıkınma, ağır kaldırma, obezite, hamilelik gibi sebeplerle de hemoroid oluşumuna katkı sağlarlar.
Hemoroid oluşumuna en sık sebep olan durum kabızlıktır. Bunun yanında uzun süreli ishaller sonucunda da hemoroid denilen hastalık görünmektedir. Poliklinik pratiğinde en sık görülen problem kabızlıktır. Kabızlığında tarifi doğru yapılmalıdır. Kabızlık tuvalete çıkma sıklığı değil, sert dışkılama olarak tariflenmeli ve hastalara doğru anlatılmalıdır.
Basur oluşumuna neden olan pek çok sebep vardır. Hemoroidin büyük çoğunluğu makatta basınca sebep olan kronik kabızlık,uzun süreli isal, uzun süre tuvalette oturmak, dışkılama sırasında zorlanma ve ıkınma ile ilişkilidir. Tüm bunların hepsi o bölgedeki kan akışını etkileyerek genişlemesine ve balonlaşmasına sebep olur.
Gebelik sırasında da rahmin büyümesi ile damarlara baskı uygulanır ve basur ortaya çıkar. Yaşlanmayla birlikte anüs etrafındaki bağ doku zayıflar ve hemoroide yatkınlık artar.
Hemoroid tanısı muayene ile konur. Muayene sırasında yapılan değerlendirme sonucu ileri tetkik gerekebilir. Bu durumda rektoskopi, sigmoidoskopi ve kolonoskopi gibi görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir. Ancak tanınıon büyük çoğunluğu yapılan fizik muayene ile konulur.
Hemoroid hastalık olarak 4 derecede incelenir. Derece arttıkça hastalığın bulguları artma gösterir. Uygulanacak tedavi seçiminde de hemoroid hastalığının derecesi önem arz etmektedir.
Hemoroidi olan hastalarda görülen en sık şikayetler kanama ve ağrıdır. Yapılan muayenede kanama tespit edilse bile mutlaka kanama yapabilecek diğer hastalıklarda tetkik edilerek ekarte edilmelidir. Böylelikle hemoroid dışında olası bir hastalığında atlanması engellenmiş olur.
Hemoroidin tanısını hasta ile yapılan doktor görüşmesinde, hastanın bu hastalıkla ilgili hikayesini sorgulayarak daha sonra yapılacak muayene hastaya anlatıldıktan sonra hasta bilgilendirilir ve fiziki muayene yapılır. Muayene sonrasında muayene eden doktor uygun görür ise ileri tetkik isteminde bulunabilir.
Hemoroidin tedavisi hastalığın şiddeti ve semptomların ağırlığına göre düzenlenmektedir. Öncelikle hastanın beslenme ve yaşam şekli düzenlenip eğer uygun ise medikal tedavi ile tedavi edilmeye çalışılır, eğer altta yatan bir kabızlık, ishal gibi bir durum var ise aynı zamanda bunların tedavisi de hemoroid tedavisi ile birlikte planlanmalıdır. Eğer tedaviye cevap alınamaz ise ya da ilerlemiş hemoroid vakalarında cerrahi tedavi yöntemleri uygulanabilir.
Hastaya uygulanan tedavi sonrası hasta düzeldikten sonra hastalığın tekrarlamaması için mutlaka hastaya uygun şekilde yaşam tarzı değişiklikleri, beslenme şekli, fiziki aktivitelerde bulunması gerektiği, uzun süre tuvalette kalınmaması gerektiği, büyük abdest ihtiyacı geldiğinde ertelemeden tuvalete gitmesi gerektiği gibi önleyici yöntemler ile hasta bilgilendirilmelidir.
Hastaların yeterince sıvı tüketimi sağlamalı, lifli besinler tüketmeli ve medikal tedavi kullanılmalıdır. Bunun dışında hekimin önerdiği şekilde sıcak su banyosu da yardımcı olur.
Hemoroid hastalık kişinin sosyal hayatını etkileyerek yaşam kalitesinin düşmesine sebep olur. Hastalar genellikle hekime gitmekte geç kalır. Bunun sebede utanma ve sosyal rahatsızlık olarak değerlendirilir. Ancak hastalar bu sorunu aşar ve hekime erken dönemde ulaşırlar ise çoğunlukla cerrahiye gerek kalmadan sonunu çözebilmektedirler. Eğer geç kalınırsa ameliyatsız medikal tedaviyle çözülebilecek problemler ilerleyerek cerrahi tedaviyi gerektirebilir.